Aile, Egitim, EvHayati, OkulHayati

Hay ben bu modern ebeveynliğin….

Sabah altı buçukta, yalpalaya yalpalaya uyandım. Zira bir haftadır migren kriziyle boğuştuğumdan, içtiğim ağrı kesiciler beynimi sünger gibi yapmış, bu durum mantığımın vücuduma makul bir şekilde hükmetmesini olanaksız kılmıştı. Isınma sorunumuzu hala çözemediğimiz için (evet, Bodrum, Avustralya gibi dört mevsim yaz olan bir yer değilmiş) çocuk uyanana kadar ortalık biraz ılınsın diye, salondaki klimayı açtım. Odamıza döndüm, kocamın üzerinden yorganı almışım gene uyurken, zavallıcık fasulye gibi kıvrılmış, onu örttüm, iyice yanlardan sıkıştırdım. Hazırlandım, Rüzgar’ın odasına gittim, giyeceği kıyafetleri hazırladım. Beyefendiyi uyandırma çabaları başladı: “Günaydın oğlum, hadi oğlum, hadi canım, bak fareler geldi, kediler miyavladı, horozlar öttü” falan derken 15 dakikada ancak başarabildim. (Tatil sabahları saat yedide yataktan fırladığını söylememe gerek yok sanırım) Kalkınca, “onu giymem, bunu istemem, mısır yiceeemm” hezeyanlarıyla giyindik. Tam kapıdan çıkacağız, bizimkinin geçmişi yad edesi geldi. “Benim eski okulum nerede? İzmir’e ne zaman döneceğiz? Ben eski evimizi istiyorum. Yok vazgeçtim gene otelde yaşamak istiyorum. Ama aynı odamızda olalım. 1211 olsun” (Oda numaramızı hatırlıyor hala, Allah’ın obsesifi!) “Tamam oğlum, olsun yavrum, hadi canım” diye diye sokak kapısına ulaştık şükürler olsun. Tam kapıya uzandım… Hayır açmayacakmışım, açmaya çalışıp başaramayacak, “ah bir kahraman olsa da şu kapıyı bana açsa” diyecekmişim, o da merdivenlerden koşarak inecek (evet, geri çıktı indiğimiz merdivenleri) ve bana kapıyı açacakmış. Neyse, açtı kapıyı, tam o anda, dün beden eğitimi (Rüzgar’ın deyimiyle neden eğitimi) dersinde dizini incittiği aklına geldi. Çok fenaymış dizi, “ne yazık ki” okula gidemezmiş, çünkü yürüyemezmiş. Ben artık bayılmak üzereyken merdiven altındaki scooterı gördü. “Servise kadar scooterla gideceğim” dedi. “İyi” dedim “Ona da tamam. Sen hayırlısıyla şu servise bir bin de!!!” Scooterı aldık, sitenin taşlı yollarında, sabahın yedi buçuğunda tangır tungur (büyük ihtimalle, komşularımız anamızı-bacımızı bayağı anmıştır o anda) ilerledik. Tam yarı yola gelmiştik ki, beyefendi “Ben bugün servise tek başıma gideceğim” buyurdular. Artık bayılmak üzereydim, bir ağacın altına kuş gibi tünedim ve efendimin gidişini izledim. Servise bindi, tam derin bir nefes alacaktım ki, bir de ne göreyim: Servisin şoförü tanımadığım bir adam.!

Ay daha fazla anlatamayacağım. Şu satırları yazdığım an, saat 08.30 ve ben şimdiden çooook yoruldum.

Kıssadan hisse: Şimdi düşünüyorum, yerimde annem olsaydı şöyle yazardı. “Sabah uyandım, Görkem’i uyandırdım. Görkem türlü kaprislerle mıy mıy mıy etmeye çalıştı, ben de üç numaralı kan donduran bakışımı atıp; sonra da bastım terliği poposuna, tıpış tıpış okula gitti”

Bu kadar.

Hay ben bu modern ebeveynliğin…€Θ©µ§¶∫¿¢φ≈≈!!!!
okula gidis

“Hay ben bu modern ebeveynliğin….” için 41 yorum

  1. Ama annen şimdi Rüzgar’ı okula gönderse muhtemelen yazıya bir paragraf daha eklenirdi 🙂
    Hakkaten biz niye onlar gibi olamıyoruz, parmağında oynatıyorlar bizi yaa!

  2. puhahahaha 🙂
    Sen koskoca Görkem ol,sahne sanatlarını hatmet,her türlü teknik,teorik,pratik bilgiyi su gibi iç,rolün babasını kes,ama 5 yaşında bir minik boyun karşısında süklüm püklüm ezil,şekilden şekile gir.
    Ahhh Emel teyze ahhh,kızına asıl geleneksel anne sanatları eğitimini işlemeliymişsin.Hocası da bizzat sen olarak tabi.Ne işi var elalemin sahnesinin sanatlarıyla…

  3. Ve sen tüm bunlara rağmen sesini hiç yükseltmedin öyle mi?
    Ulu manitu. Önünde saygıyla eğiliyorum Görkem’im
    Ben kendimi hayal ettim de…

  4. ben de ben de… ben birgün giydireceğim zaten modern ebevenliğe de kendime de.. önce baş tacı ediyoruz sonra aman neden böyle deyip sıyrılmaya çalışıyoruz.. Emel Teyzemin bakışı için çok mu geç kaldık yetti gayri

  5. Bizde henüz bu kadar ilerlemedi durum yaşı itibariyle ama,ilerisi için bir tablo çizdin bana…Pek farklı olmıycaz sanırım biz de…

  6. Görkemciğim,

    Sanki 40 kere mesajlaşmıyormuşuz gibi buraya da yazayım dedim ve bunları kendini iyi hisset diye yazıyorum. Sizin olay anladığım kadarıyla 07:00 – 07:30 saat diliminde gerçekleşiyor. Ben her sabah bunun 07:00 – 09:00 versiyonunu yaşıyorum, çünkü içine bir de kahvaltı etmeyen bir çocuğa kahvaltı ettirme, uyku arasında bile kıyafet sayıklayan bir kız çocuğuna kıyafet beğendirme , sonra da benim gibi telaşlı ve hızlı bir kadının tam tersi yavaşlıkta bir çocuğa diş fırçalatma işi (dişlerinde daha şimdiden 1 dolgu var, çabuk çürüyormuş) giriyor. Mesela dün, bugün yaz mı kış diye sordu? Kışsa kalkmak istemiyorum, bikini giymeyi özledim deyip ağladı yarım saat. Mehmet’ki çoooook sabırlıdır, N’apsak Şenaycım, biz bir yerlerde yanlış yapıyoruz galiba dedi. Bu olay her gün tam 2 saat sürüyor ve ben artık “Hadi Defnecim” demekden bıkmış durumdayım. Almadovar’ın Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar filmini anıyorum hep.

    1. Ilk is blogunuzu ziyaret olucak o kizin aynisindan bi tanede bende var…kiyafet konusu beni bifirdi ve pes ettim..

      1. Telden goremiyorum ama bir cadi da bende var aynisindan…okula birakip arabaya oturdugunda arabayi calistirmadan once kendime biraz sure taniyorum toparlanmak icin o kaa yani

      2. Ama bir yerlerde yanlis yaptigimiz kesin cadi vara yoga oyle icli bir ses tonuyla yapmaciktan aglayip ardindan da ama sglattiniz beni diyor…yani ben aglamiycaktim ama sen aglattin ol vicdan azabindan mesaji

  7. Ahh Görkemim ya,çok tatlısın çok…Bazen bazı insanlarla konuşuyorum..Hayatları 4-4’lük,çocukları,eşleri,işleri,herşeyleri mükemmel,öyle olmasa da öyle anlatıyorlar,moralim bozuluyor..Bugün tam da böyle bir konuşmanın üzerine yazdıklarını okuyunca iyi geldi bana..Haa bir de her gün uyanamayan bir çocuk,yarım yamalak yüzünü yıkamış,2-3 lokmayı ağzına zor atmış,yaka-paça servise yetiştirilmeye çalışılıyor,her gün 5 dk. geç kaldığımızdan müdür yard.’dan uyarı aldık bugün,servis bizim yüzümüzden okula geç kalıyormuş diye 😦 Çünkü çorap beğenmiyor,dikişleri batıyor,ayakkabımın dilini iyice çek,bağcığını sıkı bağla gibi envai çeşit naz-niyaz, sonuç : o servise ,ben işe geç kalıyorum 😦
    Yeterince şişirdim mi içini 🙂 Yalnız değiliz neyse ki ama bir yerlerde hata yaptığımız doğru sanırım..

    1. Hiç şişmedi içim, hatta kusura bakmazsan biraz rahatladım bile 😀
      Bunların bir de çalışırken yaşadığım versiyonları vardı, onları hatırlattın, halime şükrettim.
      Haaa, bir de şunu söyleyeyim: O dört dörtlük aileler var ya… Aslında yoklar 😀

      1. Yok canım ne kusura bakıcam,rahatlamana sevindim,her daim şükretmemiz lazım halimize 🙂
        Yoklar di mi?? Ben de rahatladım 🙂 Ben bir de özel okullardaki zenginliğe takıldım bu aralar,senin fikrini merak ediyorum 🙂

  8. Annelik zaten başlı başına sabır sınavı değilmidir ki?:PPBekarken,başklarında görünce(çocuklarına taviz verdiklerini) ”ben olsam şu an bilmem ne yapardım ”dediğimi iyi hatırlıyorum;ama gel-gör ki,şimdi de bana kardeşim aynısını söylüyor,5 yaşındaki kızımın palyaçosu olduğumu görünce:))O sabah için sabır sınırını fazla zorlamaış oğluşun,ama önemli olan senin sesini bile yükseltmeden sınavı geçmen:PP

  9. Servise binene kadar yaşadıklarımız aynı desem. oradaki tek fark okula beyefendiyi bizim götürüşümüz. Neyseki arabaya binince kuzu kesiliyor. bu nasıl oluyor onu hiç çözemedim yalnız 🙂

  10. Gorkemcim senin bu yazilarini, maceralarini zevkle okuyorum desem, kizim bizim annelerimizin bir bakisi yetiyordu. Oysa simdi her ne kadar annemin bakisini kapmisda olsam Ege ye islemiyor pek. Yine kendi bildigini okuyor. Her sabah okula giderken baska bir tantana. Eldiven unutulur, sapka giyilmez, palto desen en az 2 kere cikartilir. Merdivenlerden inerken istekler belirtilir.
    Birde inanilmaz bir yaratici gucu var her gun yeni birsey. Dun babasiyla eve gelirken ne dese begenirsin. Mamiyi bugun polis durdurdu, Ela da onde oturuyordu ve ceza yazdi. Bende alisverisimi yapmis eve gelirken bir telefon Serkan’dan. Niye bana soylemedin polis durdurdugunu diye baslar… ki tam o sira Ege bir yandan kih kih gulmeye baslar.

  11. bol sabırlı bir anne olarak ”miniğiiim, prensesiiiim, hadi uyaaan” diye başlayıp, 1 saat kadar sonra ”hadi zeynep hadi hadi hadi, kızmaya başlıyorum bak” diye biten sabah teraneleri… . modern ebeveynliğin geleneksele dönüştüğü anlar yani:) bizde de eksik olmuyor malesef…

  12. Bayiliyorum Ruzgar in aklina , oncelikle occuk hakli Turkiye sartlarinda kesinlikle Neden Egitimi ! o dersin adi , okullarin yeterli donanimi bile yokken haftanin belirli gunleri tuvaletlerde giyinmeye , soyunmaya calismak sonracima , elma toplama , hulahup cevirme , iki tur okul bahcesinde kosma seansi tamamlaninca ( ki bu klasik zincir ders bitimini isaret eden zi calana kadar zamani degerlneidrmden baska bir mantiga sahip olamdi benim kafamda) kan ter icinde yallah eve.Yahu bir dus alsaydik degil mi ? :)) Vllahi cok Amerikan filmi izledigimden degil , ben bununla ilkokuldan beri cebellesiyorum de soylendigimde ozel okula gitseydinle karislasiyorum.

    Modern ebeveynlik zor gercekten annelerimiz bosuna baslamiyor sanirim cumlelerine bizim zamanimizda diye ? Ama ya bu modern Ruzgar ne olacak boyle 🙂

  13. Hay bin kunduz! Rüzgar’ın okula koşa koşa gelmesini sağlamak için ne yapabiliriz? 🙂

Yorum bırakın